1970 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi, ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Öğretmenliği bölümlerinde okudu. Yörünge, Belde, Ülke, İkindi Yazıları, Hece, Tezkire gibi yayınlarda yazdı. Hak-iş Basın danışmanlığı, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı Danışmanlığı, Başbakanlık müşavirliği, Başbakan Başmüşavirliği ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevlerinde bulundu. 25 ve 26. Dönemlerde Ankara Milletvekili seçildi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu ve NATO PA Üyeliklerinde bulundu. TBMM Filistin ve Lübnan Dostluk Grubu Başkanlığı yaptı. Halen TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi. Evli, 1 çocuk babası.
Suriye’de mücahitler uzun süredir hazırlanıyorlardı; beklenen oldu ve sadece bir hafta içinde Halep, Hama, Tel Rıfat gibi kritik noktaları ele geçirdiler. Ülkemin ortalama okur-yazarı bir haftadır büyük resmi okuyor, 100 savaş kazanmış kurmay subayın 1/10 ölçekli harita başındaki özgüveniyle gelişmeleri yorumluyor, Kissinger’i kıskandıracak yorumlar, analizler, teoriler havada uçuşuyor hatta büyük resmin ötesine geçiliyor, ufukların ötesi görülüyor, satranç tahtasında 30 hamle sonrası kurgulanıyor, bir poker oyuncusu soğukkanlılığıyla planlar, senaryolar, sinsi tuzaklar deşifre ediliyor, matruşka açıldıkça açılıyor, kartlar tekrar tekrar dağıtılıyor, tehlikeler, tehditler, meydan okumalar sanki duvarın hemen arkasındaymış eminliğiyle ortalığa saçılıyor.
Mücahitlerin arkasında ABD-İsrail varmış, BOP adım adım, ilmek ilmek, ılgıt ılgıt işleniyormuş. Mücahitlerin aldığı yerlere PKK gelecekmiş. Rusya Ukrayna’da ateşkesi bekliyor, İran pusu kuruyor, Hizbullah sırtından vuruluyormuş. Hedef Türkiye’ymiş, İran’mış, Filistin’miş. TSK tuzağa çekiliyormuş. Küreselciler kusursuz oyun kurmuş uyguluyorlarmış. Oyun içinde oyun, tuzak içinde tuzak varmış…
Büyük resme bakmaktan miyop olup önündeki resmi göremeyenlere yine madde madde ve tane tane anlatalım:
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Ağzına yüreğine sağlık üstadım.
Hiç kimsenin hakkına el uzatmak istemediğimiz gibi başkalarının da yaşama ve bağımsızlık hakkımıza saygı gösterilmesinden başka bir isteğimiz yoktur. Ulusal sınırlarımız içinde yabancıların işlerimize el sokmalarından uzak olarak her uygar ulus gibi özgür yaşamaktan başka bir amacı olmayan Türk ulusunun bu yasal hakkı sonunda insanlık ve uygarlık dünyasınca kabul edilecektir. Meclisimiz ve meclisimizin hükûmeti savaş ve serüven düşkünü olmaktan uzaktır. Tersine, barışı ve esenliği yeğler. Özellikle insancıl ve uygar ülkelerinin gerçekleşmesinden yanadırlar. M.Kemal ATATÜRK
Amerika kartondan kaplan.. Afganistan dan nasıl kaçtı. Biz birlik beraberlik içinde olursak Allah onlara korku verdiğini çok görmüş bir milletiz elhamdülillah
aydın bey e teşekkür ederim... yorumlar a bakıyorum bazıları hemen şer i idare istiyor... eyvallah... şunu dikkatlerinize sunmak isterim el an "bu ülke" de gusül abdesti ni bilmeyen ler maalesef çoğunlukta... evvel emirde bu mesele çözülmeli... edille i şer iyiye yi efâil i mükellefin i bilmeden/bilmeyene ne söylen se boş/ bomboş değil mi???... maarif muallim talip / talebe vardı... şimdi öğretmen öğrenci öğretim cari... berber oldu kuaför... eski çam lar bardak oldu... John dewey kim???... maarif sistemimizi bozan ABD li... ister kör ister miyop olalım durum bu...
Tanzimat’tan, ve özellikle cumhuriyetin başından bugüne kadar Türkiye’yi yönetenlerin hali, ruhsal veya zihinsel bozukluğu olan, ama kendisinin bunun farkında olamayan, kendi dünyasında hapsolmuş insanların hali gibidir. İslâm’ın Kur’an ve Sünnet ile koyduğu değer ve ölçülerle değil de, bu değer ve ölçüleri temelden sorgulayan ve gayri İslâmî değer ve ölçülere göre tartışılmazı tartışan, değiştirilemezi değiştiren, yapılamazı yapanların halidir. Bu insanların ruh ve zihinlerindeki önkabuller ve varsayımlar gayri İslâmî’dir. Bu önkabul ve varsayımların özelliği, insanın çocuk yaşından beri aldığı eğitim ve ortamda oluşmuş, artık üzerinde düşünmediği, ruhu ve zihninin derininde kökleşmiş, sağlam ve değiştirilmeleri imkansız veya çok zor olmasıdır. Örneğin ‘modernleşme’ kavramının içeriği ve ölçülerine bağlanmayı İslâm itikâdının emir ve şartlarına bağlanmaya tercih etmenin doğru ve akıllı bir davranış olduğu ve yine de Müslüman kalınabildiği varsayımı gibi. Halbuki ‘modern olma talebi’ küfrün Müslümanın ruhunun derinine ektiği aşağılık duygusundan kurtulmak için küfrü kabul etmekten başka bir şey değildir. İslam’da buna gaflet denir. Türkiye’nin siyasî yapısı ve kadrosu işte bu gafleti yaşamakta ve topluma da yaşatmaktadır. Bunun sorumluğu ve vebali ne büyük olduğunu insanlardan değil, Allah’dan korkanlar bilir ve görür. Dolayısıyla şeytanın gaflete düşüremediği mümin kulları, İslâm şeriatı zemininde buluşmak, devletin İslâm’a dönmesi ve şeriat nizamının yeniden inşa edilmesini yegane hedef bilmek, demokrasi ve laiklik gibi küffar safsataları Müslümanın zihninden söküp atmaya hazırlanmak zorundadırlar. Resulullah’ın vâdettiği bulanıklık çağındayız. Bu bulanıklığın ana sebebi kâfirin Müslümanların ruhuna ve zihnine olan nüfuzu ve bunun sonucu olarak gafletini idrak edemeyen tanzimatçı, meşrutiyetçi, laik, demokrat ‘Müslümanlar’dır. 200 yıllık tecrübeler sonrasında bu ‘gaflet nesilleri’ diyebileceğimiz nesiller İslâm uygarlığını felakete ve yok oluşa taşıdıklarına şahidiz. Bu sebeple Türkiye tanzimat öncesi devlet ve toplum yapısına geri dönmelidir. Bunun için küfür nüfuzunun tasfiyesi, şeriat nizamını inşasını, geliştirmesini ve Türkiye dışına da taşıyacak mümin nesillerin yetişmesine ihtiyaç vardır. Devletimiz bir Yeni Osmanlı’ya dönüşmeyi hedef edinmeli, bu dava için mücadele edenleri teşvik etmeli, desteklemeli, yolunu açmalıdır.
Gerçekten güzel yazı olmuş.Osmanli sonrası İslam dünyası kişisizleştirilmis kendi topraklarına değerlerine yabancilaştirilmistir.Zaten bunu şekilde kodlarıyla oynandığı dan yüzyıldır hep emperyalist lerin kâfirlerin lehine bir durum oluşmuştur.İlk yapılması gereken herkesin İslam iddiasını Kur'an sünnet ve bu iki kaynağın sahih meşru anlamı olan sahabe icmaina göre çek etmek mecburiyetindedir.Cunku ne olduysa peygamber ve ashab in İslam'ı inancı itikadı hilafina dindarliklar hayat tarzları olduktan sonra oldu olanlar bitenler... Osmanlı sonrası İslam dünyasında ne Araplar ne Türkler ne Kürtler ve nede diğer ummetler o muzaffer tarih yapıcı ileikelimetullah davası güden ler gibi değiller.Esas sorun tam da bundan sonra oluştu.Osmanli sonrası İslam adına yapılan söylenen ve yaşanılan ve bu dinî hayatı yönlendiren kişi ve kurumlar çok başarısız olmuştur.Cunku rol model olan peygamber ve ashab İslami ve hayat tarzları devlet yapılanması vb hiçbir şekilde benzemiyor ne yazık ki..Nisa 115 te hidayetten ayrılmamak için peygamber den sünnetinden rehberliğinden yuzcevirmemek ve müslümanların sahabenin yolundan ayrılmamak şartı yerine getirilmemiştir.Zaten Resulullah sav in mucizevi bir şekilde bildirdiği gibi aynen Yahudiler ve Hristiyanlar gibi durumlar oluşmuş.Onlar gibi Allah'a ait vasıfları isim ve sıfatları başkalarına kurumlara verilmesi onlar gibi hayatlarda devletlerde müdahil olmayan Allah inancı vb aynen o Yahudilerde hristiyanlarda olan olumsuzlukların aynısı Osmanlı sonrası İslam dünyasında oldu.Yahudiler de hristiyanlarda kitaplarına iman ettikleri ve peygamber lerine itaat ettikleri ve hak yolda olduklarını söyledikleri gibi bir durum oluşmuştur.Aynen onların tanrılarını öldürdükleri gibi yasama ve yargı gücü nün Allah cc elinden alınıp kişilere kurumlara nefislere hevalar a verdikleri gibi bir durum oluşmuştur ne yazık ki..Nisa 115 in tefsiri olan 73 fırka rivayetleri de anlatılan durumlar oluşmuştur.İmam Mâlik rahimullallah'in ilk kavmi ne kurtardiysa son kavmi de o kurtaracaktır sözü de çok önemlidir anlayana... ölüm var Ahiret var hesap var herkes hesabını buna göre yapmalı rol model olarak ve dindarligimizin sağlamasını peygamber ve ashab İslami üzerinden yapmalıyız vesselam
son zamanlarda okuduğum en güzel yazı . tebrikler teşekkürler
Aklınıza, fikrinize bereket.. Gönlünüze sağlık.. 🤎🇹🇷🌷
👍
vel hasıl-ı kelam Allah var Gam yok, üstad Bediüzzaman'ın da dediği gibi İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir."
kalemine sağlık Üstad.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.